Ceyda Aksel'in blog, sağlık ve güncel teknoloji haberleri hakkındaki kişisel paylaşım platformu.

2016/06/30

Gıdalar Nasıl Kurutuluyor?


Sebze ve meyvelerin güneş altında kurutulması  bilinen en eski saklama yöntemidir. Kurutmanın amacı, gıdalardaki su düzeyini mikroorganizmaların faaliyetlerini kısıtlayacak düzeye indirmektir ve bu işlem güneşte bir süre bekleterek veya yapay kurutucularda gerçekleştirilmektedir.
Kurutma işleminin kullanılma amacı ise uzun süreli saklamanın yanı sıra taşıma ve depolamada ağırlık ve hacim azalmasından dolayı tasarruf etmektir ve bu da büyük ölçüde ekonomiye katkı sağlamaktadır.
Sebze ve meyveler, kurutulmadan önce  bir takım ön işlemlere(yıkama,kabuk çıkarma,soyma vs.) maruz kalır. Bu ön işlemlerin amacı fiziksel ve besin değerlerini, mikrobiyolojik kalitesini korumak,içlerindeki nemin daha hızlı alınmasını sağlamaktır.
kurutulmus-gida
Kurutma işleminde ilk yapılan meyvelerin ayıklanmasıdır. Kurutma işleminde ürünlerin kabukları işlemi yavaşlatacağından kabuk soyma işlemi yapılır. Elle, ısı ile, dondurma ile veya kimyasal madde ile kabuk soyma işlemi yapılabilir. Kurutmayı hızlandırmak için ürünler parçalanır. Daha sonra haşlama işlemi uygulanarak aktif olan enzimler inaktif hale getirilir, bu da üründe renk ve tat kaybını engeller.  Erik, üzüm gibi meyvelerde renk kaybını korumak amacıyla ürünler alkali  bileşiklere daldırılır. K2CO3 ün yanında çok az miktarda zeytinyağı ilave edildikten sonra emülsiyon haline getirilir ve daldırılır. Böylece meyvelerin renginin değişmesine sebep olan enzim inaktif duruma gelir. Haşlanmayan meyvelerin genellikle enzimleri aktif kalmakta ve kurutma sıcaklığı bunları çoğu kez inaktif duruma getirememektedir. Bunu engellemek için kurutma öncesi veya kurutma sırasında bu meyvelere kükürt uygulanarak enzimlerin inaktif duruma geçmesini ve renk değişimini (esmerleşmesi) sağlar fakat bu işlem meyve üzerinde kötü koku ve tat oluşmasına sebep olabilir. Daha sonra kurutma işlemi yapılır.
Güneşte kurutma ve yapay kurutma yöntemleri uygulanır. Güneşte kurutma açık havada yapılır. 8-10 günde tamamlanır. Ancak açık havada yapıldığı için,  rüzgar, sinek , böcek gibi olumsuz şartlara maruz kalır. Yapay kurutmada, herhangi ısı  kaynağı ile hava ısıtılıp kurutulacak ürünün üzerine gönderilir. Nem bu sayede buharlaştırılır. Dondurarak kurutma da bir yapay kurutma yöntemidir. Ürün önce dondurulur ve içindeki su buz haline geçer. Daha sonra uygun koşullarda süblimleştirilir.  Yapay kurutma daha ekonomik ve güneşte kurutmanın dezavantajları ortadan kaldırılır bu yüzden daha çok tercih edilir.

2016/06/29

Çeşit Çeşit Çikolata


Çikolata, Türk Gıda Kodeksi’ne göre: Kakao ürünleri ile şeker ve tatlandırıcı; gerektiğinde süt yağı dışındaki hayvansal yağlar hariç olmak üzere, Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliğinde izin verilen katkı ve aroma maddeleri ile birlikte tekniğine uygun şekilde hazırlanan ürün demektir.
Çikolata tarihinin M.Ö. 1500 yılına kadar gittiği sanılmaktadır. Aztekler zamanında, bildiğimiz şekilde yemekten ziyade cenaze törenleri, kutlamalar gibi özel günler ve dini törenler için kullanılırdı. Kakao ise o günlere ithafen “Tanrının Yiyeceği” anlamına gelmekte idi. Yine Aztekler zamanında kakao çekirdekleri o kadar değerliydi ki alışverişte para yerine kullanılırdı. M.S. 1500’lü yıllarda içecek olarak, 1600’lü yıllarda ise içerisine şeker eklenerek yavaş yavaş bildiğimiz çikolata formuna gelmiştir. 

Çikolata hafızayı güçlendirir. Antioksidandır. Kalp krizi ve felç riskini azaltır ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Sinir sistemini harekete geçirir. Yorgunluğu azaltır. 
Ayrıca çikolata idrar söktürücüdür. Ağrıyan dokularda ağrıların azalmasını sağlar. Öksürüğü ve boğazdaki kaşıntıyı keser. Cildi güzelleştirir ve E vitamini açısından zengindir. Çikolatanın antioksidan özelliği içerisindeki kakao kitlesinden gelmektedir. Bu nedenle beyaz çikolatada antioksidan madde bulunmaz. 
1. Beyaz çikolata: Şeker, kakao yağı (%25- 50) , süt veya süt tozu, vanilya, emülgatör*.
2. Sütlü çikolata: Şeker, kakao yağı, kakao kitlesi (%25- 45), süt veya süt tozu, vanilya, emülgatör*.
3. Bitter çikolata: Şeker, kakao yağı, kakao kitlesi (%45-90 ), emülgatör*.
(Emülgatör: Su ve yağ fazının bir arada homojen olarak kalmasını sağlayan madde)
Uzmanlar, günde 50 gr çikolata yemenin vücudumuza faydalı olacağını söylüyorlar. 

2016/06/28

İncir Çekirdeğini Dolduranlar


İncir çekirdeği yağı çok fazla bilinmez ancak faydaları çoktur. Sıcak iklim bölgelerinde yetişen incirlerin yağları, sütten iki kat fazla kalsiyum içerir. C vitamini hariç bütün vitaminleri bulundurur. Yapılan bazı araştırmalarda balıklarda dahi rastlanılmayan oranda yüzde 40 omega 3, yüzde 30 omega 6 ve yüzde 17 omega 9 bulunduğu ortaya çıkmıştır. D vitamini olarak da dünyada şu ana kadar rastlanmamış en yüksek değerin olduğu tespit edilmiştir.
Yağ çıkarma işlemi sırasında toplanan incirlerin çekirdekleri çıkartılıyor, temizlik yapılıyor. Sıcaklık uygulanmadan basınç altında çekirdekler ezilerek yağı çıkartılıyor. Yağ çıkarılması sırasında ısıl işlem uygulaması olmadığından besin değerinde herhangi bir kayıp yaşanmıyor. Yalnızca bu işlem sırasında kimyasal madde kullanılmaması gerekmekte çünkü, kimyasal maddeler ile elde edilen yağlarda herhangi bir besin değeri olmamaktadır.
incir-cekirdegi
Yağın faydalarına gelince; kanın pıhtılaşmasını engelleme özelliğinden dolayı damar tıkanıklığı,kalp krizi riskini azaltmaktadır. Astım,bronşit,öksürük gibi bazı rahatsızlıklar üzerinde olumlu etkilere sahiptir. Kabızlık sorunu üzerinde olumlu etkileriyle beraber,vücuttaki toksinlerin uzaklaştırılması konusunda olumlu etkilere sahiptir. Kolesterol seviyesini düşürücü etkisiyle beraber diyabet ve kilo sorunları yaşayan hastaların kullanılması önerilmektedir. Diş eti üzerinde kanamaları engelleyen, diş etinin daha sağlıklı hale getirilmesinde etkilidir.
Asıl Özelliği Olan Cilde faydalarından bahsedelim:
*Bu yağın en büyük özelliği arasında sayılan vücuttaki kırışıklıkları önlemesidir.Özellikle hamilelik sonrası karında oluşan çatlaklarda 2 3 ay gibi bir sürede sürekli kullanımı sonucu kırışıklıkları düzelttiği görülmüştür.
*Bununla birlikte yüzdeki kırışıklıklar,siyah noktalar gibi sorunlar üzerinde de olumlu etkilere sahiptir.
*Ciltte oluşan yaraların erken iyileşmesi üzerinde etkilidir.
*Yüzdeki ve vücuttaki sarkmalara karşı sıkılaştırıcı etkiye sahiptir.
*Yüzdeki sivilce,akne,uçuk gibi sorunlar da iyileşmesini hızlandırmakta ve sivilce oluşumunu önlemektedir.
*Yüzdeki siyah noktalar ve göz altı morluklarının düzelmesinde olumlu etkilere sahiptir.
*Dudak çatlakları ve yüzdeki çatlakların giderilmesinde etkilidir.
Faydalarını okuduğunuz incir yağını satın almaya çalıştığınızda lütfen güvendiğiniz yerlerden alın. Piyasada sahtesi çok fazla olduğundan dolayı dikkatli olmakta fayda var.

2016/06/27

Balın Donması Nedir?


Bal, arılar tarafından meyve tomurcuklarından ve çiçeklerden alınarak yutulan nektarın invertaz enzimi sayesinde sakkarozun fruktoz ve glukoza parçalanması ayrıca ortamdaki suyun uçurulmasıyla elde edilen bir üründür. Balda bulunan polifenolik bileşikler balın antioksidan özellik kazanmasını sağlar. Bazı çalışmalara göre balın antioksidan olması zararlı oksijen radikallerini bağlayarak kanseri önlediği yönündedir. Ayrıca bal su aktivitesinin düşük olması ve şeker oranının çok yüksek olması nedeniyle antibakteriyel bir üründür. 
balin-donmasi
Balın donması ya da kristalleşmesi, balda herhangi bir değer kaybettirmez. Glukozun taneler haline gelmesi bal donmasına sebep olur yani bal donması balın sahte olduğu anlamına gelmez. Balı oda sıcaklığında tutarsanız ve güneş ışığı ya da herhangi bir ısı kaynağından uzaklaştırırsanız bal donmasını engelleyebilirsiniz. 

2016/06/24

Ev Tipi Salça İle Konserve Salça Arasındaki Farklar

İyi kaliteli bir salça ancak, dalında tam olarak olgunlaşmış, sağlıklı ve olabilldiğince kırmızı renkli domateslerden elde edilebilir. Bu yüzden, salça üretimine elverişli çeşitlerin seçilmesi hemen fabrika civarında yetiştirilmesi zorunludur.

Yapım aşamasında ilk olarak ön yıkama yapılır. Domatesler ayıklanır. Çürük domatesler elenir. Daha sonra domatesler parçalanır yani pulp haline getirilir. Ardından evaporasyon işlemi yapılır bu demektir ki, domates pulpunun fazla suyu uzaklaştırılarak su miktarı %28- 30' a düşürülür.

Salça isteğe göre; teneke kutu, cam kavanoz veya aseptik teknikle büyük hacimli özel plastik torbalara doldurulabilir. Salça, evaporatörden çıkınca en çok 60°C dolaylarında bulunur. Konsistensi nedeniyle salçada ısı aktarımı son derece kötüdür. Bu yüzden bulunduğu sıcaklıkta kutulara doldurulup, kutuların kapatılmasından sonra konservelerde olduğu gibi pastörize edilme olanağı çok sınırlıdır. Nitekim bu yolla pastörizasyon uygulanması büyük kutularda olanaksız bulunduğu halde, çok küçük ambalajlarda olanaklıdır ve hatta zorunludur. İşte bu yüzden, evaporatörden alınan salça, doldurma ünitesine verilerek en az 90°C’de ve fakat tercihen 93°C’de kutulara “sıcak dolum” tekniğine göre doldurulabilir. Bu durumda ayrıca bir pastörizasyona gereksinim kalmaz.Bu işlem sonunda konserve salçalar içinde herhangi bir organizma bulundurmaz ve sağlık açısından bir sakıncası yoktur. Buradaki en önemli nokta ise konserve salça yapımı esnasında pastörizasyon veya sterilizasyon yapıldığı için konserve içine herhangi bir koruyucu katkı maddesi katılmamaktadır. 
Normal olarak konserve salçalar kapağı açılmadıktan sonra uzun süre muhafaza edilebilir fakat kapağı açıldıktan sonra 1 - 2 gün içinde salça üzerinde küflenmeler meydana gelecektir.Bu gayet doğal bir durumdur.Bu küflü kısmı attıktan sonra küf bulaşmamış salça kullanılabilmektedir.Konserve salçada küften korumak için salça üzerine yağ dökülerek hava ile teması kesildikten sonra küflenme sona erecektir.

Ev yapımı adı altında genelde plastik kutularda satılan salçalarda ise kapak açıldıktan sonra uzun süre beklense dahi küflenme meydana gelmemektedir.Bunun sebebi içindeki katkı maddeleridir.Potasyum sorbat(E202) ve Sodyum Benzoat (E211) kodları ile salçalarda katkı maddesi olarak kullanılan bu kimyasallar salçanın küflenmesini önlemekte fakat sağlık açısından zararlı etkilere sahiptir. Salçanın küflenmemesi için içine katılan katkı maddelerini tüketmek yerine aldığımız konserve salçasını kullanırken üzerine yağ dökerek küflenmesi doğal yollarla önleyebilmekteyiz.

2016/06/23

GDO' lu Balıkların Farkında Mısınız?



GDO'lu somon balıkları üretimi Amerika'da başlamış durumda ve FDA tarafından satılmasına izin verildi. Balıkların satışı sırasında uyarıcı bir yazı veya etiket bulundurma zorunluluğu da yok.

İnsanlar en başta GDO'lu ürün alıp almadıklarını öğrenmek isteselerde, bunu ilk olarak buzdolabına koydukları balıklardan öğreniyorlar; çünkü bu balıklar dolapta kendiliğinden iki kat daha büyüyor. Balıklara büyüme hormonu ve antifriz geni ilave ediliyor. Oluşan yeni transgenik somon lezzet, renk, vitamin, mineral, yağ asidi, mineral ve diğer bileşenlerce normal somondan herhangi bir fark göstermediği, tek farkın hızlı büyüme olduğu iddia ediliyor. Modifiye somonların, normal somon balığı türünün azalmasına yol açacağı belirtiliyor. Çevreciler ile gıda güvenliği ile ilgili kuruluşlar, FDA’ya gerekli testler yapılmadan bu ürünün satışına izin verilmesinin tehlikeli bir hamle olarak değerlendiriyor. Sağlıkçılar, GDO’lu somonların ölümcül alerjiye neden olabileceği konusunda devletleri ve halkı uyarıyor. Söz konusu transgenik balıkların nehir, göl ve denizlere salınması durumunda tabiî türleri de değiştireceği açıklandı. Ayrıca GDO 'lu balıkların insanlar üzerindeki etkisi henüz bilinmiyor.



FDA bu ve diğer GDO’lu ürünlerin pazarlanma aşamasında “GDO’lu üründür” benzeri etiketlemenin firmanın isteğine bağlı olduğunu, her hangi bir etiketleme zorunluluğu bulunmadığı gibi firma dilerse GDO’lu olduğunu açıklamayabileceğini hükme bağlamış durumda.

Bu konuda henüz ülkemize gelmemiş olsa da balık yemlerinin üretiminde gdo lu soyaların katılmasıyla bu zarar doğal balıkların içine de girmiş durumdadır.Bu konuda ulaşabileceğimiz en doğal balığa ulaşmalıyız.Kaynağı bilinmeyen balıklar tüketmemeliyiz.Balıkları yeterli büyüklükte almalıyız fazla büyük olması GDO ihtimalini daha çok arttırmaktadır.

2016/06/22

Protein Tozu Nedir?


Protein tozları, soya unu, yumurta beyazı, süt tozu, peynir altı suyu gibi doğal gıda ekstreleri ve bazı vitamin karışımından oluşur. Sağlıklı bir yaşam için günde belli oranlarda protein almamız gerekir tabiki bunu ilk olarak doğal besinlerden karşılamaya çalışmalıyız. Kişilerin her gün aksatmadan belirli miktarlarda protein almaları biraz zor olduğundan dolayı insanlar daha çok protein tozlarına yöneliyor özellikle de sporcular olmak üzere. 
Protein tozları birçok kişinin, özellikle spora yeni başlayan gençlerin ailelerinin endişe duydukları bir konudur. Bunun sebebi, çoğu konuda olduğu gibi eksik ya da yanlış bilgilerdir.
Bu konuda öncelikle bilinmesi gereken husus, protein tozlarının ilaç olmadığıdır. Dolayısıyla güvenilir markaların ve katkısız olan protein tozları kesinlikle zararlı değildir. Protein tozlarının, zararlı sanılmasının en büyük nedeni, spor yapan bazı kişilerin çabuk gelişmek için kullandıkları bazı doping ilaçları gurubundan olduğunun düşünülmesidir.
protein-tozu-neden-kullanilir
Protein tozları ikiye ayrılır; Whey ( Çabuk sindirilen ) ve Kazein ( Daha uzun sürede sindirilen ) protein tozlarıdır. Whey protein tozları çabuk sindirildiği için genelde antrenmanın hemen sonrasında alınarak yıpranan kasların yıkıma uğramasını engelleyip onları beslemek için kullanılır. Kazein protein tozları ise uzun zamanda sindirildikleri için kişilerin uzun süre protein alma imkanı bulamadıkları durumlarda tercih edilebilir.
Protein tozunu, hamileler, 12-13 yaş altı çocuklar, karaciğer ve özel bazı hastalıkları olanların haricinde; günlük yeterli protein miktarını alamayan herkes kullanabilir.
Bazı üreticilerin ürünün daha etkili olması ve bu sayede satışını artırmak amacıyla protein tozlarına hormon, steroid gibi maddeleri kattıkları bilinmektedir. Bu durumda zarara uğramamak için lütfen bilinen yerlerden veya eczanelerden alışverişinizi yapın.

2016/06/21

Lisin Nedir?


Lisin temel bir amino asittir.Vücudumuz bu amino asiti üretemez ve bir amino asit vücutta diğer maddelerden yeteri kadar sentezlenemiyorsa, mutlaka gıdalarla alınmalıdır. 
Büyüme ve gelişmede en çok öneme sahip amino asitlerden birisidir.Vücudumuzda kas ve kemik büyümesini sağlar. Kalsiyum emilimini düzenler. Vücutta nitrojen dengesini sağlayarak,aşırı stres ve yorgunluk durumunda kas kütlesinin korunmasını sağlar. Ameliyat sonrası ,yaralanma sonrası gibi durumlarda hasar görmüş dokuların yenilenerek, enzim,hormon, antikor üretimini sağlayarak iyileşme sürecine katkıda bulunur. Kas proteinlerinin üretilmesini ve onların korunmasına yardımcı olur. Bu özelliklerinden dolayı vücut geliştirici haplarda kullanılır. Ayrıca ekmek gibi tahıl ürünleri lisin yönünden fakirdir. Bu nedenle ekmeğe kazein proteini katılarak lisin yani protein yönünden zenginleştirilmesi sağlanır. Kas proteini oluşturmada çok etkili olduğu için özellikle sporcular tarafından lisin içerikli beslenme önemlidir. 
Lisinin yetersiz tüketiminde ise saç dökülmesi, enerji ve kilo kaybı, iştahsızlık gibi rahatsızlıklar ortaya çıkabilir. 
Kırmızı ette, balıkta, tavukta,süt, yumurta, peynir, maya ve fasülyede bulunur. 

2016/06/19

Hangi Ürün Hangi Ambalajda Olmalı?


Ürünü korumak amacıyla sağlıklı ve güvenilir kalmasını sağlayan, bu şekilde depolanabilen ve tüketiciye en sağlıklı şekilde ulaşmasını sağlayan koruyucu bir malzemedir. Ürünü korumanın yanı sıra içerisindeki birçok özelliği de paket üzerinde listelemektedir. Aynı zamanda renkli ve ilgi çekici olması sebebiyle de önem arz etmektedir.
Konserve ambalajı cam ya da metal olmalıdır. Ancak darbelenmiş ambalajlar satın alınmamalıdır. Metal içerisinde gıda ile etkileşime girmemesi için koruyucu bir tabaka ile çevrilmiş fakat darbe esnasında bu tabaka zarar görmektedir.
Pirinç ve baklagiller genelde plastik poşetler içerisinde muhafaza edilmektedir. Ambalajda delik olmamalıdır.  Yağlı gıdalarda ise kesinlikle güneş ışığı görmeyen ürünler satın alınmalıdır. Özellikle mayonez gibi ürünler en düşük ısılarda bile bozulmaya maruz kalabilir. Unda kağıt ambalajları tercih edin fakat; nemli ortamda bulunan ürünleri almamaya ve ıslak paketleri almamaya dikkat edin.
cam_ambalaj
Çay ve kahvelerin hava almamış olması gerekmektedir. Sıvı yağların ise, ışıkla teması halinde erken bozulacağı için ışık geçirmeyen cam malzeme ile kaplanmış olması önemlidir. Darbeli teneke yağ kutuları içerisindeki koruyucu tabaka yağ ile temasa geçip bozulmaya sebep olabilir.
UHT sütler sterilizasyon işlemi yapıldığından dolayı buzdolabında olmasına gerek yoktur.35 derece üzerine çıkılmadığı taktirde bozulma meydana gelmez. Cam şişeler yani pastörize sütler kesinlikle buzdolabında soğuk zincir korunması gerekmektedir. Tereyağının alüminyum folyo ile kaplanmış olması daha sağlıklıdır. Kasaplardan alınan etler mümkün olduğunca kalın şekilde sarılmalıdır. Isı ve ışık geçirgenliği en düşük düzeyde olması gereklidir.

2016/06/18

Peynir Altı Suyu Nedir?


Peynir yapım aşamasında süt, peynir mayası ile, kendi kedine ekşitilme ile veya asit katma yöntemiyle pıhtılaştırılır. Peynirin esasını oluşturan pıhtı dışında geriye kalan yeşilimsi sarı renkteki kısım
‘’peyniraltı suyu’’ olarak adlandırılır. Peyniraltı suyu peynir üretiminin bir yan ürünüdür. İşletmelerde peynir işlemede kullanılan sütün yaklaşık %80’i peyniraltı suyuna çevrilmektedir. Ne yazık ki proteinlerce zengin, besin değeri yüksek, sağlığa son derece faydalı olan bu sıvı, atık olarak atılmakta ve çevre kirliliğine neden olabilmektedir.
lor-peyniralti
Gıdaların protein yönünden besin değerini arttırmak amacıyla kullanılır. Ayrıca bebek besinlerinde meyve aromalarıyla karıştırılarak katkı maddesi olarak kullanılır. Sindiriminin hızlı olmasından, büyüme hormonu salgısını, kas kütlesini arttırdığından ve enerji kaynağı olduğundan dolayı sporcular peyniraltı suyu tozunu tercih etmektedirler. Ayrıca vücudun şekerini dengeler ve doğal antibiyotik olarak kullanılabilir. Kalsiyum emilimini arttırarak kemik erimesini engeller. Cilt için ise nemlendirici olarak kullanılmak üzere kozmetik ürünlerine eklenmektedir.
Peyniraltı suyunu evde de yapabilirsiniz. Sütü kaynatırken içerisine sirke ya da limon suyu ilave ederseniz sütün bir süre sonra kesilmeye başladığını görürsünüz. Süt, katı kısım ve peynir altı suyu olarak ikiye ayrılı. Katı kısım lor peyniri olarak adlandırılır. Yani hem lor peyniri hem de peyniraltı suyu elde etmiş olursunuz.

2016/06/16

En Çok Kullanılan Gıda Boyaları


Gıda boyası; bir gıdaya, ilaca, kozmetik ürünlere veya insan vücuduna uygulandığı, ilave edildiği zaman renk veren boya, pigment veya maddedir. Işık, hava, sıcaklık, nem ve depolama koşullarına bağlı olarak renk kaybedebilecek gıdaların renklerini korumak, ürünlerde standart renk oluşturmak, ürünlerin renklerini farklılaştırmak, ürünlerin lezzetlerinde farklılık sağlamak ve müşterilerin ilgisini çekmek amacıyla kullanılırlar. En çok kullanılan renk maddelerini inceleyelim.
boyali-yumurta
ANTOSİYANİNLER (E163)
Suda iyi çözünebilen; birçok çiçek, meyve ve sebzeye canlı mavi, kırmızı ve mor rengi veren pigmentlerdir. Antosiyaninlerin renkleri yapıya, meyvenin asitliğine bağlıdır. Çoğu antosiyanin asidik koşullarda kırmızı olur ve düşük asitli koşullarda maviye döner. Antosiyaninler, gıda renklendirmede kullanıldığında toksik değildir. Antosiyaninlerin antioksidan olarak sağlığı desteklediğini gösteren belirtiler vardır ( fakat bunların insan sağlığına etkisi tam anlaşılamamıştır ) Kronik kalp hastalıklarının riskini azaltır, görsel aktiviteyi geliştirir .
KAROTENOİDLER (E160a)
Fotosentetik mikroorganizmaların yada bitkilerin metabolizması için temel rol oynayan kısımlar tarafından sentezlenir. Özellikle havuçlarda fazla bulunur. Çikolatada, yoğurtta, dondurmada, margarin ve tereyağda, işlenmiş peynirde,meyveli jellerde, meyve sularında ve domates ürünlerinde kullanılır. 
KARMİN (E120)
koşineal böceğinden elde edilen bir tür renk pigmentidir. Böcekler, kurutulduktan sonra sıcak suyun içerisine daldırılarak veya güneş ışığına, fırın sıcaklığına yada buhara maruz bırakılarak öldürülerek elde edilir. Boyanın ne toksik ne de bilinen bir kanserojen etkisi vardır. Fakat bu boya bazı insanlarda anafilaktik-şok reaksiyonlara neden olabilir. Bu reaksiyonların nedeni ise, karminik asitten dolayı olmayıp, boyanın hazırlanışı sırasında bulaşan bazı maddelerden dolayıdır. 
KURKUMİN (E100i)
Kurkumin suda çözünmez, fakat yağ ve alkol içerisinde çözünür. Kurkumin oldukça kararlı bir yapıda olup, gıdalara parlak turuncu-sarı bir renk verir. Konserve içecekleri, pişirilmiş ürünler, süt ve süt ürünleri, dondurma, yoğurt, bisküvi, patlamış mısır, hububatlarda kullanılır. 

2016/06/15

Hazır Kahve Hakkında Bilmedikleriniz


Dünyada tüketilen kahvelerin yarısından fazlası hazır kahvedir. Peki hazır kahveler nedir, nasıl üretilir?
Hazır kahveler ya da kahve tozları, mayalanmış kahve çekirdeklerinden elde edilir. İlk iş kahve çekirdeklerini demlemektir. Yumuşatılmış su, çekilmiş kahve silolarından geçirilir. Sıcaklık ilk başta 140- 150 derecede iken daha sonra 5 dereceye kadar soğutulur. Suyun içerisindeki kahve miktarı % 20-30 arasındadır. Sonraki amaç, karışımdaki kuru madde oranını arttırmaktır yani suyu azaltmak. Su üç farklı şekilde azaltılabilir;
  1. Santrifüjle daha hafif olan suyun bir kısmını kahveden ayırmak
  2. Demlenmiş özütü soğutmadan önce buharlaştırmak
  3. Dondurmak. Su, özütten daha önce donacağından, mekanik bir ayrıştırmayla buz kristallerinin bir kısmı ayrılır.  
cekilmis-kahve
Kahvede aranan en önemli iki özellik, şüphesiz koku ve tattır. Kahve kavrulurken, öğütülürken ve yukarıdaki uzun ve kompleks demleme sürecinden geçerken, koku ve tada dair oldukça fazla birikimini kaybeder. Aromaları geri toplamak için aşağıdaki yöntemler kullanılabilir;
  • Kavurma ve öğütme sırasında açığa çıkan gazlar toplanabilir.
  • Çekilmiş kahve ısıtılarak aromatik partiküllerin bir kısmının açığa çıkarılması sağlanır ve bunlar toplanır.
  • Çekilmiş kahveyi su buharına veya gaz formundaki başka çözücülere maruz bırakarak aromaların bir kısmı alınabilir.
  • Kullanılmayan telveden kahve yağları alınabilir (140 atm basınç altında sıkıştırılarak)
  • Olabildiği kadar çok aroma saklamak adına özüt oksijenden arındırılır. Bunu yapmak için özütün içinden karbondioksit ve nitrojen geçirilir.
Şimdi sıra kurutma işleminde. Bir filtre üzerine kahve püskürtülür. Bu esnada 250 dereceye kadar ısıtılmış hava kullanılır. Kahve %2-3 su içeriğine kavuşur. Dondurarak kurutma işleminde ise kahve özütü ince bir tabaka haline getirilerek -45 derecelere kadar soğutulur. Sonra içerisindeki suyun alınması için vakumlanır. Su süblimleşme ile kahveden ayrılır .En son paketleme işlemi yapılır.
Hazır kahve şu an muazzam bir satış hacmine sahip. Nedeni ise kolay hazırlanması. 

2016/06/14

Fazla Şekerin Vücuda Zararları


Şeker; sağlığımız için gerekli ögelerden biri olsa da fazlasından kaçınmak gerekmektedir. Çoğumuz uygun miktarlarda kullanmaya çalışsak da bunu gerçekleştirenlerin sayısı gerçekten az. 
Vücudumuza ihtiyacı olduğundan çok şeker yüklemesi yaparsak, kalp sağlığımızı riske atmış oluyoruz. Elde edilen verilere göre şeker kalbin pompalama mekanizmasını etkilemekte ve kalpte arıza riskini artırmaktadır. Şeker temel olarak kalp krizinden sorumlu kötü kolesterolü ve trigliseridleri (bir çeşit yağ asidi) artırır. Şeker obeziteye davet çıkarmasının yanı sıra  kilo alımını, yeme arzusunu ve uyuma zorluklarını artırır.
toz-seker
Obezite her hastalığın öncüsüdür ve obezitenin temel nedeni aşırı şeker tüketimidir. Aşırı fruktoz alımı leptin direncini de artırır. Leptin bize yeterli miktarda yemek aldığımızı bildiren bir hormondur. Buradaki problem ise genellikle beyinden gelen bu sinyali dikkate almayız. Şekerin sessiz katil olarak adlandırılmasının nedeni ise yol açtığı hastalıklara haber vermeden yani belirtiler göstermeden neden olmasıdır.
Karaciğer için şeker ve alkol birbirleriyle aynı etkiyi gösterir. Karaciğerde yarattığı hasar kilo alımı olmadan da kendisini gösterebilir. Fazla miktarda ve sürekli şeker tüketimi kandaki insülin miktarını artırır. İnsülin pankreas tarafından kan şekerini artırmak için salgılanan bir hormondur. Şeker ne kadar fazla tüketilirse pankreas o kadar insülin salgılar. 
Sonuç olarak,sağlığımız için şeker tüketiminizi tamamen sıfırlamadan sadece yeterli doza indirmeyi başarmamız gerekmekte. Yoksa sessiz katil peşimizde olmaya devam edecektir. 

2016/06/13

Fast Food Beslenme Alışkanlıklarınızı Değiştirin


Türk toplumunun geleneksel beslenme alışkanlıklarında değişimler yaşanmakta, fast-food başka bir deyişle "ayak üstü beslenme" alışkanlığı giderek artmaktadır.
Simit, tost, döner, lahmacun, pide, hamburger çeşitleri, soğuk sandviçler, pizza, kızarmış patates ve parça tavuk, balık-ekmek gibi fast-food ürünleri ile beraber tüketilen gazlı içecekler, çay ve kahvenin özellikle çocuk ve gençler tarafından sık tercih edilmesi yetersiz ve dengesiz beslenme ile birlikte çeşitli sağlık sorunlarına yol açmaktadır. İlk etkisi şişmanlıktır. Fast-food besinlerde şeker ve karbonhidrat miktarı yüksek olduğundan kalorileri de yüksektir. Bu ürünlerde kullanılan yağın çoğu hayvansal kaynaklıdır. Kolesterolü ve doymuş yağ oranı yüksektir. Vitamin bakımından da zayıf olan bu yiyecekler, özellikle büyüme çağında olan çocuklarda olumsuz etkiler yaratmaktadır. Fast-food ürünlere renklendirici, tatlandırıcı ve aroma artırıcı katkı maddeleri eklenebilmekte, bu ürünlerin uygun kullanılmamaları ve sık tüketimleri uzun dönemde kanser riskini artırmaktadır. Fast-food beslenmenin yanında gazlı içeceklerin tüketim miktarı arttıkça, vücudun demir emilimi azalmakta ve demir eksikliği, anemi gibi hastalıklar ön plana çıkmaktadır.
fastfood-zararlari
Fast-food ürünlerinin seçiminde sağlıklı beslenme ilkeleri dikkate alınmalıdır. Fırında veya ızgarada pişmiş besinler, et, tavuk ve balık içeren sandviçler ve düşük yağlı besinler tercih edilmelidir. Asitli, şekerli ve gazlı içecekler yerine vitaminlerden zengin taze sıkılmış meyve suları, az yağlı salatalar ve kalsiyum içeren süt, ayran veya sütlü tatlılar tüketilmelidir.

2016/06/12

Gıda Kaynaklı Tehlikeler Nelerdir?


Dünya nüfusunun hızla artması, artan çevre kirliliği, ekonomik güçsüzlük ve eğitim yetersizliği beslenme sorunlarını derinleştirmekte ve güvenli gıda teminini zorlaştırmaktadır. Güvenli (sağlıklı) gıdayı, besleyici değerini kaybetmemiş, fiziksel, kimyasal ve biyolojik tehlikeler açısından temiz ve bozulmamış gıdalar olarak tanımlayabiliriz. Birçok tehlike gıda güvenliğini tehdit etmekte ve gıdaların sağlığımızı bozucu unsurlar haline gelmesine neden olabilmektedir.
Ananas
Gıdaları tehdit eden unsurlar; fiziksel, kimyasal ve biyolojik tehlikelerdir. Biyolojik tehlikeler arasında gıdanın kendi bileşiminde var olan zehirli kimyasallardır ki  zehirli mantar bunun bir örneğidir. Ayrıca hava, toz, haşereler vb gibi yollarla gıdaya bulaşabilecek olan hastalık yapıcı E. coli, Salmonella, Bacillus gibi mikroorganizmalar da tehdit unsurlarıdır. Gıdanın uygun koşullarda saklanmaması sonucu da gıdalar bozulabilmektedir. Gıda zehirlenmeleri gıdaların uygun olmayan sıcaklıkta (7-60oC arasında) iki saatten fazla bekletilmesi, gıda üretimi ve hazırlanmasında uygulanan işlemlerin yetersiz kalması, kirli araç-gereçler ve su kullanılması, güvenilir olmayan alandan gıda temini, çiğ gıdaların işlenmiş gıdalarla teması, uygunsuz saklama koşulları, gıda hazırlayan veya sunan insanların kişisel hijyeninin yetersiz olması gibi nedenlerle görülebilmektedir.
Kimyasal tehlikeler; gıda içinde saklandığı ya da bekletildiği kaptan çözünme sonucu geçen veya çevresel atıklardan bulaşan metaller (civa, kurşun, kadmiyum gibi), dioksinler, tarım ilaçları, iyi durulanmayan kaplardan geçen deterjan atıkları, gıda ambalajlarından bulaşan kimyasallar, pestisitler ve veterinerlik ilaçları kalıntıları, önerilen miktarların üzerinde kullanılabilen gıda katkı maddeleridir.
Gıdalarda bulunmaması gereken cam kırıkları, plastik, kemik, kâğıt, taş, toprak, tahta, metal parçaları, saç, tırnak, sigara külü, sinek, böcek, radyoaktivite ve kirler gibi yabancı maddeler fiziksel tehlikelerdir. Bunlar hammadde elde edilmesi, üretim, saklama, paketlenme, taşınma veya tüketim aşamalarında çevreden gıdalara bulaşabilirler veya hileyle eklenebilirler.
Tehdit unsurlarını azaltabilmek için öncelikle üreticiden başlanmalıdır. Yetiştirmede kullanacağı sudan gübreye kadar her konuda bilgilendirilmelidir. Ürün hasatından sonra müşteriye ulaşana kadar olan her nokta uygun yönetmelikler üzerinden kontrol edilmelidir.

2016/06/11

En Çok Kullandığımız Ürünlerden Margarinler Nasıl Yapılıyor?


Margarinler; lezzet, renk ve yapı olarak tereyağına benzeyen bir emülsiyon (su ve yağ karışımı) olup, bitkisel yağ, süt, su ve diğer katkı maddelerinden oluşur. Kahvaltılık, mutfak ve gıda sanayi margarinleri olarak üç gruba ayrılır. %10 ila %90 arasında su içerebilirler.
margarin
Margarin yapımında öncelik yağın safsızlık unsurlarından kurtulmasıdır; yani yağın rafinasyonu sağlanır. En yaygın olarak zeytinyağı ve susam yağı kullanılır. Sonra su fazı ve yağ fazı ayrı ayrı hazırlanır. Su fazında süt, süt tozu, asitlik düzenleyici, tereyağ aromaları ve antimikrobiyal katkı maddeleri bulunur. Yağ fazında ise emülgatörler, lesitin, renklendiriciler, aroma ve vitaminler bulunur. Hazırlanan fazlar, istenilen oranda karıştırılarak homojen bir karışım oluşturulur. Son olarak hazırlanan karışım soğutulur, şekillendirilir ve ambalajlanır. Özetle margarinler kimyasal olaylar sonucu ortaya çıkmış suni bir karışımdır.
Margarinin içinde kolesterol yoktur. Ancak yeterli margarin alınmadığı zaman vücut kendi kolesterolünü oluşturacağı için kötü etkiler meydana gelebilir.Margarin insanlara bir enerji kaynağıdır. Ancak doğal değil kötü bir kaynaktır. Margarin ne kadar tamamen bitkisel bir yağ olsa da ve kolesterolsüz olduğu bilinse de oldukça fazla zararı vardır. Koroner kalp hastalığı riskini 3 kat artırır. Toplam kolesterolü ve kötü kolesterolü yükseltir.Bağışıklık sistemini zayıflatır. Pankreasın insülin tepkisini azaltır ve şeker hastalığına yol açar. Her ne kadar bitkisel kaynaklı da olsa sağlığımız için tehdit unsurudur.

2016/06/10


Ruşeym, buğdayın en tepesindeki embriyosudur.  Bu madde tohumun üremesini ve çimlenmesini sağlamaktadır yani kısacası buğdayın kalbi ve hayat kaynağıdır. ”Doğanın altın sırrı” olarak sunulan ruşeym, lif değeri yüksek, tokluk hissi veren lezzetli bir besin maddesidir. Dayanıklılık süresi çok azdır.Türkiye’de tüketimi çok az ve fazla bilinmemektedir. Avrupa ülkeleri ve ABD’de ise tüketimi oldukça yaygındır. Ruşeym her yaş için tüketimi önerilen bir besindir.
ruseymin faydalari
Buğdayın işlenerek una dönüştürülmesi sürecinde özel ayrıştırma işlemleri sırasında 1 ton buğdaydan sadece 1 kg ruyeşm elde edilir. E vitamini deposu olup çölyak hastalarına tüketimi önerilmez.Ruşeym, soğuk süt veya yoğurt ile karıştırılabiliyor, taze ya da kuru meyveye ilave edilerek zenginleştirilebiliyor. Çorba, salata gibi yiyeceklerin üzerine serpilerek kullanılabiliyor. Yemek pişirirken baharat yerine vitamin olarak kullanabilecek bu ürün, aynı zamanda dünya mutfağındaki çeşitli yemek tarifleri için tercih ediliyor.
E vitamininin yaşlılığı geciktirici özelliği ve vücutta hücre zarının dayanıklılığını sağlaması dolayısıyla bağışıklık sistemini destekleyerek kanserin önlenmesinde önemli rol oynadığı, bu açıdan zengin olan ruşeymin koroner kalp hastalığı riskini azaltması, pıhtı azaltıcı etkisiyle kanın akıcılığına, diyabetli hastalarda damar tıkanıklarının önlenmesine yardımcı olabileceği belirtiliyor.
Ruşeymin sinir sistemi Hastalıklarında olumlu etki gösterdiği, gözde katarakt oluşumunu geciktirdiği, cildi güzelleştirip kırışıklıkları önlediği ve kısırlık tedavisinde etkin olarak kullanıldığını bilimsel çalışmalarla tespit edildiği kaydedildi.

2016/06/09

Et Ve Et Ürünlerinde Tağşiş


Et ve et ürünlerinde yapılan bazı tağşişleri fark etmek, neredeyse imkansızdır. Ancak yine de dikkatli olmak gerekir. Kasap reyonlarında yapılan en büyük hile ışıklandırmadır; etin daha canlı renkte görünmesi sağlanır. En çok bilinen kıyma tağşişi tavuk, hindi gibi eti daha ucuz olan kümes hayvanlarının et, kemik, yağ, deri, sakatat, ayak, tırnak, kafa gibi bölümlerinin kıyma makinesinden geçirildikten sonra kırmızı boya ilave ederek kıyma üretilmesidir. Dışarıdan hazır aldığınız tavuk kıymasından yapılan tavuk köftelerinde de tavuğun sadece eti değil çoğu sakatatı bulunmaktadır. Hazır kıymalarda atık olarak ayrılan sinirler,zarlar, kırıntılar vb. hepsi kullanılmaktadır ve dana eti mi yoksa at etimi olduğunu anlamamız mümkün değildir.
et-urunleri
Taze etlerde yapılan bir diğer önemli hile parça ete kimyasal enjekte edilerek etin hacim ve ağırlığının arttırılmasıdır. Kimyasal maddeler kullanarak parça ete ağırlığının %35’ine kadar daha fazla ağırlık ve hacim kazandırmak mümkündür.Bu işlemi tavuk etinde uygulamak ekonomik olmadığı için ve ciddi zaman aldığı için tavuk etlerinde bu işlem kolayca uygulanamaz.
Bazı kasap ve marketler, ellerinde bulunan fazla miktardaki bütün ya da parça tavukların son kullanma tarihi dolmadan birkaç gün önce soğuk hava depolarında (-18oC) ya da derin dondurucu dolaplarda dondururlar. Dondurulmuş olan bu tavukları zaman zaman reyona çıkararak dökme tavuk eti olarak satarlar. Bu gibi durumlara karşı hazırlıklı ve bilinçli olmak gerekir. Son kullanma tarihi dolan, bozulmaya başlayan ya da bozulmuş olan tavuk etleri çöpe atılmaz. Bu etler bol sarımsak tozu, pul biber, karabiber gibi baharatlarla soslanarak reyonlarda soslu tavuk olarak satılır.
Etinizi mutlaka kendiniz alın. Özellikle çocuğunuzu kasaba gönderip taze et ürünü aldırmayın. Normal fiyatlardan satılan et ve et ürünlerini alacak ekonomik gücünüz yoksa et yiyelim bari düşüncesiyle anormal indirimli fiyatları olan ürünleri almayın. Fiyatının düşük olması demek kalitesinin de düşük olacağı anlamına gelir. Hatta anormal indirimli fiyatlarla satılan et ve et ürünlerinde çok büyük ihtimalle hile ve tağşiş yapılmıştır. Ucuz eti yiyelim derken sağlığınızı kaybedip daha çok masraf yapabilirsiniz. Bu nedenle ucuz et ve et ürünü almaktansa daha az sıklıkta ama değerinde et ve et ürünleri alın. Ucuz et alarak hem sağlığınızdan olmayın. Sadece güvendiğiniz market ya da kasaplardan alışveriş yapın. Hileli et ve et ürünleri sattığını gördüğünüz işletmeler olursa ALO 174 'ü arayıp şikayet edebilirsiniz.

Gıdalardaki Katkı Maddeleri


Gıda katkı maddeleri, gıda endüstrisinde gıdanın üretim,hazırlık, ambalajlama ve depolama sürecinde gıdanın dayanıklılığını arttırmak üzere eklenen ürünlerdir.E numaralarına sahip gıda katkıları Avrupa Birliği tarafından gıda güvenliği testlerinden geçirildikten sonra kullanımına onay verilmiş katkılardır.Gıda maddeleri etiketlerinde içindekiler listesinde gıda katkıları adı veya E numarası ile belirtilmek zorundadır. İçindekiler listesi aynı zamanda kullanılan gıda katkısının gıdada kullanım amacını gösterir. (Renklendirici, koruyucu, kabartıcı vb. gibi)
katki- maddeleri
Antioksidanlar bitkisel ve hayvansal yağlar içeren gıdalarda ve viitamince yüksek gıdalarda kullanılır ki; yağ ve vitaminin havadaki oksijen ile birleşmesini önlenerek acı tat ve koku oluşumu engellenebilsin.
Koruyucular, dondurma, konserve veya kurutma gibi işlemlerden geçmeyen ürünlerin raf ömrünü uzatması için kullanılır. Kuru meyveler,sucuk, salam, sosis çabuk bozulabilecek ürünlerde bu maddeler kullanılmaktadır.
Renklendiriciler genelde üretim ve depolama esnasında üründe kaybolan rengin tekrar kazandırılması veya ürüne daha uygun renk kazandırılması amacı ile kullanılmaktadır.Gıdalarda renklendirici kullanılması gıda güvenliği açısından risk oluşturmamaktadır.
Emülsifiyerler, normalde su ve yağ gibi birbiri ile karışmayan maddelerin birbiri içinde karışmasını sağlarlar. Stabilizörler ise karışan bileşenlerin tekrar ayrılmasını önler. Jelleştiriciler kullanıldıkları gıdanın kıvamını istenen şekle getirmede kullanılır. Kabartıcılar da aynı şekilde katıldığı ürünlerde kabarma sağlayarak gıdanın yapısının istenen forma gelmesini sağlarlar. Aroma arttırıcılar bir çok gıdada fazladan aroma eklemeden aromayı arttırmak için kullanılır. Aromalar gıda katkılarından farklıdır. Bu nedenle E numaraları yoktur. Gıdaların etiketinde içindekiler listesinde aromaların kullanıldığı belirtilmelidir. Son olarak tatlandırıcılar, gıdanın kalori değerini düşürmekle beraber diş sağlığını koruma da yardımcıdır.

2016/06/08

Süt Ve Süt Ürünlerinde Yapılan Hileler


Bozulmalara karşı en dayanıksız ürünlerden biri süttür. Sağımdan sonra hemen soğutulmalı, firmalara taşınana kadar düşük sıcaklık korunmalıdır. Süt, gördüğü işlemler sırasında ne kadar korunursa sağlıklı süt elde etmek o kadar başarılı olur. Süt firmalara girdiğinde duyusal testler, alkol testi, özgül ağırlık, yağ, kuru madde, bakteri sayımı, asitlik ölçümü gibi testlerin yapılması gerekmektedir. Sütte yapılabilecek analizler gibi tahşiş konuları da fazladır. Yapılan hileler şöyledir:
1.Aromalı yoğurtlarda jelatin kullanımı serbest olduğundan süzme yoğurt üreticileri önce aromalı yoğurt izni alıyorlar daha sonra aldıkları jelatinleri aromalı yoğurtlarda değil süzme yoğurtta kullanmaktadırlar. Süzme yoğurt üreticisi, süte jelatin katarak koyulaştırıp , üç litre süt yerine iki litre sütten 1 kilo yoğurt elde etmektedirler. Böylece daha fazla kar elde etmektedirler.
2.Bozulmuş, küflenmiş ve kokmuş peynirler bir makinada karıştırılıp pişirilmekte, katılaşmasını sağlamak üzere bu karışıma bolca nişasta eklenmektedir.Bu karışıma da sahte tereyağ üretiminde kullanılan bitkisel yağ da eklenerek sözde tulum peyniri üretilmektedir.
sut-peynir-hile
3.Tereyağı yapımında yoğurma işlemini kısa tutarak tereyağının içerisindeki suyu azaltmamaktadırlar ve sade yağlara kuyruk yağı ve margarin ilavesi yapılarak piyasaya sürmektedirler.
4.Kaşar peynirlerinin yapımında soya proteini veya patates katılarak tağşiş yapılmaktadır.
5. Sütü daha yağlı ve kıvamlı göstermek amacıyla un ve nişasta katılmaktadır.
6.Bakteri  faaliyetlerini azaltmak için süte , formaldehit, borik asit, hidrojen peroksit gibi bakteri öldürücü özellikte maddeler katılmakta , bu maddeler zararlı bakterileri yok ederken sütteki yararlı bakterileri de yok ederek sütün besin özelliklerini çok düşürmektedir.
Piyasada görülen bu hilelerin temelinde, bu ürünleri tüketenlerin içinde bulundukları zor ekonomik ve sosyal koşulların yattığı şüphesizdir. Tüketicilerin  aynı ürünlerde görecekleri fiyat uçurumlarını mutlaka dikkate almaları, sahte ve tağşiş edilmiş ürünler konusunda hem yasal yaptırımların daha ağırlaştırılması hem de tüketicilerin bilinçlendirilmesi gerekmektedir.

2016/06/07

Organik Gıda


Organik tarım uygulamalarında gübre ve toprak, zehirli ilaç kalıntıları ve kimyasallar içermez. Ancak organik tarımla elde edilebilecek mahsul, diğer tarım uygulamaları ile elde edilen ürüne kıyasla daha azdır. Organik ürünlerin besleyiciliği konusu henüz bir sonuca bağlanmasa da bunda ürünün rafta bekleme süresi büyük önem taşıyor. Yapılan araştırmalarda organik domateste daha fazla C vitamini bulunmuş, organik mısır ve çileklerde kanserle mücadeleye yarayan etken maddeler daha fazla bulunmuştur. Lezzet bakımından ise kesin bir fark yoktur.
Aldığınız ürünün güvenliği için ürününüzü bol su ile yıkamanız gerekmektedir. Topraktan ve gübreden bulaşabilecek mikroorganizmalar için bu gereklidir. Bu kadarla kalmayıp ürünlerinizi  sağlıklı şekilde işlemeniz gerekmektedir. Ayrıca organik gıdalar, diğerlerine göre daha çabuk bozulur. Organik ürünlerinizi almadan önce lütfen ürünler hakkında bilgi alın.

2016/06/06

Ambalajın Önemi Ve Tasarımı


Ürünü dış etkenlerden korumak ve taşınabilir yapmak ambalaj tasarımın temelindeki iki ana hedeftir. Ambalaj markanın mesajını en kısa yoldan tüketiciye iletir. Ambalaj öncelikle dış etkenlerden ve hava insan temasından ürünü korur. Gıdalarda bu konunun üzerinde daha fazla durulması gerekmektedir.
Farklı ambalaj stilleri ürününüzü çok farklı bir boyuta taşıyabilir. Örneğin çikolata gibi ürünler basit paketlerde servis edildiğinde pek alb
siradisi_ambalaj_paket_ornekleri
Ambalajın tüketicinin dikkatini çekme ve ilgi uyandırma konusunda etkisi büyüktür. Müşteriler ambalaj üzerindeki bilgiler sayesinde de bir değerlendirme yapabilirler. Bu durum satın alma davranışının ilk üç aşamasını oluşturmaktadır. Dolayısıyla tüketicinin deneme aşamasına gelişinde, ambalajın etkisinin çok büyük olduğu söylenebilir.
Ayrıca iyi tasarlanmış bir ambalaj, satışı artırıcı etki de yaratır. Her yönüyle iyi tasarlanmış bir ambalaj, tüketicinin mamulü özellikle bir rekabet ortamında diğerlerinden ayrıt edebilmesi, tüketiciye “ parasının karşılığını aldığı” nı göstermesi, tüketicide tekrar satın alma isteği uyandırması bakımlarından medya reklâmcılığına oranla daha fazla satış arttırıcı etki yaratır ve uzun vadeli satış stratejilerine daha fazla katkı sağlar.
enisi olmamasına rağmen bir kutu içerisinde geldiğinde değişik anlamlar taşıyabilir.
Gereksiz maliyet ve stok yükü yaratmadan, ürünü hedef kitlesinden ve ekonomik sınıfından saptırmadan (olduğundan pahalı ya da ucuz), gereksiz atık oluşturmadan, ürün gramajından çalmadan tasarlanan ambalaj doğru ambalajdır.

2016/06/05

Çölyak Hastalığı Ve Etkileri


Çölyak hastalığı; bağırsaklardaki besin emilimini sağlayan villus denilen yapıların bozulmasına sebep olan ve dolayısıyla da yiyeceklerdeki besinin emilmesini engelleyen ve ince bağırsakta hasarlar oluşturan bir sindirim sistemi hastalığıdır. Basit olarak çölyak hastalığı, ince bağırsağın glüten adlı proteine karşı ömür boyu süren ve kronikleşen alerji hassasiyetidir.
colyak-hastaligi-eriskin
Hastalık her 100 kişiden 1'inde görülebilmekte olup, küçük çocuklarda kusma, ishal, karın şişliği, iştahsızlık, kilo alamama ve boy uzamasında yavaşlama, ileri yaşlarda ise kansızlık, boy kısalığı, kemik zayıflığı ve nedeni bilinemeyen karaciğer hastalığı gibi değişik belirtilerle kendini göstermektedir. Yetişkinlerde ise ishal, aşırı gaz ve kabızlık, izah edilemeyen bulantı ve kusma, tekrarlayan karın ağrısı, kramp veya şişkinlik, demir, B12 vitamini veya folik asit eksikliği, kansızlık, yorgunluk, baş ağrısı, kilo kaybı, ağızda yaralar, saç dökülmesi, deri döküntüsü, osteoporoz, depresyon, infertilite, tekrarlayan düşükler, diş mine problemleri, eklem ve kemik ağrıları, nörolojik problemler gibi çok farklı yakınma veya bulgularla ortaya çıkar. Hasta organ veya sistemi işaret eden bulgular olmaksızın, tüm sistemlere yönelik semptomlara neden olması, çok ciddi tanı karmaşasına yol açmaktadır.
Buğday, arpa, çavdar, yulaf gibi birçok gıdada bulunan glütenden uzak durulmalıdır. Hastalığın  tek tedavisi ömür boyu olacak olan glütensiz diyettir. Ne yazık ki glütensiz ürünler diğer ürünlere nazaran daha maliyetli olmaktadır.  Bazı illerimiz bu konuda yeterli hassasiyeti  göstererek ihtiyaç sahibi ailelere özel diyet kolileri hazırlayarak ücretsiz sunmaktadır.

2016/06/03

Meyve Ve Sebze İşlemede Ozon Uygulaması

Meyveler ve sebzeler değişik teknolojik işlemlerle çok farklı ürünlere işlenerek, gıda çeşitlerinde zenginliğin artmasında önemli rol oynarlar. Ancak ürünlerin kullanımı, depolanması, taşınması sırasında oluşabilecek mikrobiyolojik ve mikrobiyolojik olmayan bozulmalarla ürünler besin değerlerini kaybederek zehirlenmelere yol açabilen ürün boyutlarına ulaşabilirler.
ozon
Konserve üretimi aşamalarında çeşitli noktalarda ozon uygulaması yapılarak ürünlerin kalitesi en iyi şekilde korunabilmektedir. Hasat sırasında ürün zarar görmeden toplanmalıdır. Nakil sırasında kullanılacak olan kasa ve benzeri ekipmanlar ozonla yıkandığında ürünün sorunsuz bir şekilde nakli sağlanabilir. Ürünlerin yıkanmasında da ozon kullanılabileceği gibi, üründe bulunması muhtemel bakteri, virüs,küf, sporları engeller ve ürün üzerindeki kalıntıları yok ederek koruyucu madde kullanım ihtiyacını azaltır. Aynı zamanda beklemeden dolayı oluşabilecek ezik, küf ve çürüme yok olacaktır. Haşlama işlemi yapılacaksa bu noktada da ozon kullanılabilir.
Ürünlerinizi kurutarak muhafaza etmek istiyorsanız, ozon tekniği yine yardımcı olacaktır. Meyve ve sebzelerinizi kurutmadan önce kullandığınız suyun içerisinde belli oranlarda ozon kullanırsanız, oluşacak her türlü riski engellemiş olursunuz. Kurutma açık havada yapılıyor ise kurutma esnasında doğal sebeplerden oluşan küf ve mayanın yayılmasını önler.

Hazır Çorbalardaki Katkı Maddeleri Sorunu

Herkesin mutfağından yolu geçmiş olan hazır çorbalarda, katkı maddesi olup olmadığı merak konusu. Bu tarz ürünlerin nasıl uzun süre bozulmadan saklanabildiği ve koruyuculuğunu yitirmediği konusunda insanların aklına gelen ilk şey,içerisindeki katkı maddesi ve onun sonuçu olarak vücudumuzdaki zararları oluyor. Bazı katkı maddelerinin alerji, baş ağrısı, davranış bozuklukları, uyku problemleri gibi daha birçok rahatsızlıklara neden olabildiğini düşünürsek, insanlar tedirgin olmakta haksız sayılmazlar.
Bilinenin aksine hazır çorbalarda katkı maddesi yoktur. Uzun süre saklanabilmesi ve koruyuculuğunu sürdürmesinin nedeni, ürün hazırlanırken uygulanan kurutma yöntemidir. Kurutma yöntemi dünyada yıllardan beri bilinen en basit ve en iyi saklama yöntemidir. Şimdi bu teknolojik koşullarda yapılıyor. Çorba yapmak istenilen ürünün içerisindeki su mikrobiyolojik kirlenmeye sebep olmadan kurutulursa, bu ürün uzun süre muhafaza edilebilir. Hazır çorbanın mantığı da budur. Ürünler, hijyenik ortamda sıcak havayla fırından geçerek kurutulur. Kurutma aşamasında ürünlerin su aktivitesi 0,2'nin altına indirilir. Zaten mikrobiyolojik bozulmayı yapan sudur. Su olmayınca da haliyle ürün bozulmaz ve bu şekilde hazır çorbalar içerisinde hiçbir koruyucu madde olmadan 2 yıl dayanabilmektedir.
corba2

Ayrıca katkı maddeleri ulusal bir sistemle kodlanmıştır. Numaranın başında bulunan E harfi, o maddenin tüm güvenlik testlerine tabi tutulduğunu ve AB tarafından onaylandığını göstermektedir. Kullanmak istediğiniz ürünlerin içeriğini okuyarak,kullanılan katkı maddelerinin güvenilirliğinden emin olabilirsiniz.

2016/06/02

Cips Ve Kola Reklamları Yasaklanıyor


Türkiye' de en fazla reklamı yapılan cips, kola gibi fazla yağlı, fazla tuzlu ve fazla şekerli gıdaların reklamlarına RTÜK ve Sağlık Bakanlığı tarafından  yasak geliyor. Obeziteyi köpürten reklamlar olarak tabir edilen videolar, öncelikle çocuk programlarından kaldırılacak ve yeni bir yasal düzenlemeden geçecek. 6-18 yaş aralığında obezite sıklığı % 8.2 iken, 19 yaş ve üzeri için % 30,3 olarak tespit edildi. Kadınların ise obeziteye yakalanma riski erkeklerden iki kat daha fazla. Obeziteye çoğu insan sadece kilo problemi olarak baksa da, resmin bütünü korkutucu boyutlara ulaşabiliyor. Kalp- damar hastalıkları, diyabet, meme ve bağırsak kanseri ve KOAH hastalığına yol açabiliyor.